Hükümet-Cemaat savaşı: Gelin yumrukları sayalım

DERSANE kavgasını şimdilik unutun. Savaşın başlangıcını 17 Aralık sabahı yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak kabul edelim ve o sabahtan itibaren karşılıklı yapılan hamlelerin bir çetelesini tutmaya çalışalım:

Haberin Devamı

1. Kuşkusuz kavgada atılan ilk yumruk operasyonun kendisiydi. Hala daha en kuvvetli hamle bu; yolsuzluk suçlaması, eğer sağlam kanıtlarla da destekleniyorsa, öyle yabana atılacak bir suçlama değil. Ortaya çıkan para dolu karton kutular, kasalar, hediye saatler, hediye umre seyahatleri vs temizlenmeyi bekliyor ve kolay kolay da unutulmayacak.
2. Hükümetin operasyona karşı ilk yumruğu, başta bu operasyonu yapan polisler olmak üzere emniyette geniş çaplı bir tasfiye hareketini başlatmak oldu. Tasfiyenin yanısıra savcılara yürüttükleri soruşturmayı illerindeki başsavcıya ve polislere de savcı emriyle yürüyen soruşturmaları emniyet müdürü ile valiye bildirip izin alma zorunluluğu getirildi. Bu yumruğu hükümet attı ama sanıyorum bu yumruk sebebiyle darbeyi de cemaat kadar hükümet de aldı; hatta belki daha fazlasını aldı.
Çünkü hükümetin bu hamlesi, kavgada galibin kim olduğuna karar verecek olan kamuoyu gözünde bir yerde suçun itirafı ve gerideki diğer suçların üstünün örtülmek istenmesi gibi algılandı.
3. Bunun üzerine hükümet bu algıyı değiştirmek için geniş çaplı bir propaganda atağına başladı; kamuoyunu devasa bir komployla karşı karşıya olduğuna inandırmak için harekete geçti. Kamuoyunu buna ne kadar inandırdı kestirmek zor ama bu propaganda atağının etkili olduğunu, benim bile meseleyi cemaat-hükümet mücadelesi olarak gören yazılar yazmak durumunda kaldığımı kabul etmek gerek. Artık yolsuzluğu daha az, cemaatin devlet içindeki paralel örgütlenmesini daha çok konuşuyoruz.
4. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu propaganda savaşı için meydanlara çıktı, bazı günler birden fazla miting düzenleyerek kendi seçmenini konsolide etmeye çalıştı, daha da çalışacak. Bu arada bir de ön alıcı hamle yaptı, Pakistan gezisi dönüşü uçağında sohbet ettiği gazetecilere, ‘Hedefleri benim’ dedi, ‘Çocuklarım üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar.’
5.
Nitekim bu sözlerin yayınlandığı gün cemaatin ikinci hamlesi geldi. Bir savcı, hükümetin soruşturmalarla ilgili getirdiği yeni kuralı dinlemeden 42 kişi hakkında gözaltı kararı aldı, iddiaya göre Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan’ı ifadeye davet etti, bazı isimlerin mal varlıkları için mahkemeden tedbir kararı çıkarttı.
6. Ama savcının soruşturması başsavcı tarafından engellendi, o engelleyene kadar İstanbul’da kolluk kuvveti adli işlemleri yapmadı. Cemaatin bu yumruğu, kamuoyunda büyük ölçüde hükümet tarafından başlatılan propaganda atağının gerçeklere dayandığı şeklinde algılandı, bir anlamda geri tepti, zaten istenen sonucu da alamadı.
7. Hükümetin bu atağa cevabı bakanlar kurulunda yolsuzlukla suçlanan bakanlar da dahil geniş çaplı bir değişiklik yapmak, bu arada polisteki tasfiyeleri hızlandırmak ve en üst bağımsız yargı organı olan HSYK’ya karşı savaş başlatmak oldu.
8. Hükümet yanısıra cemaatle savaşında askeri yanına çekebilmek için bazı ima dolu hamleler yapmaya başladı; asker de savaşta hükümetin yanında yer alma koşulunu Balyoz ve Ergenekon davalarının yenibaştan görülmesi olarak ilan etti.
9. Cemaatin son hamlesi, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Suriye’ye yapılmakta olan bir sevkiyatın savcılığa ve jandarmaya ihbar edilmesi oldu.
10. Hükümet anında tepki vererek MİT’in sevkiyat kamyonunda arama yapılmasını engelledi. Tahminen MİT o ihbarın kim tarafından yapıldığını da bulmak için çalışmaya başladı ve bu yeni bir tasfiye dalgasının başlamasına, bu kez tasfiyelerin MİT’e de sıçramasına yol açacak.

* * *

Haberin Devamı

‘Kavgada yumruk sayılmaz’ denir ama benim sayabildiğim kadarıyla son 17-18 günde karşılıklı 10 hamle yapılmış; bazıları karşı tarafa ciddi hasar vermiş, bazıları vermemiş.
Savaş kamuoyunun önünde yaşandığı için bir yerde son kararı da kamuoyu verecek. O yüzden savaşın biraz da dayanıklılık savaşı olacağını, çünkü uzun süreceğini söyleyebiliriz.
Bana soracak olursanız hala en etkili darbe, ilk soruşturmada ortaya çıkan para kutuları, kasalar ve diğer hediyeler.
Hükümetin komplo iddiası giderek ağırlık kazansa da, bir komplonun varlığı yolsuzluk suçlamasından aklanma gereğini ortadan kaldırmadığı için daha uzun erimli bir hedefe yönelik.

Yazarın Tüm Yazıları